11 Temmuz 2018 Çarşamba

KURAN'I EVRENSEL ZANNETTİREN AYETLER

 Kuran'ın sadece Arap kavmi için yazıldığını anlayan dinciler bunu örtbas etmek için bazı hileli savunmalar yapmaktadırlar.
1-Mekkenin Çevresi deyimini bütün dünyayı kapsıyormuş gibi göstermek
2-Kuran'daki insanlar kelimesini yeryüzündeki bütün insanlar olarak sunmaya yeltenmek
3-Kuran'daki alem kelimesini bütün yaratıklar anlamında kullanmaya çalışmak
Bunlara değinmeden önce iki kavimsel ayet verelim:
Biz her peygamberi başka değil,sadece kendi kavminin diliyle kendi kavmi için göndeririz.Böylece onlara anlatabilmesini mümkün kılarız-İBRAHİM 4
Muhammet Arap kavminin diliyle Arap kavmine gönderilmiştir.Ve Kuran'ın dediğine göre sadece Muhammet ve Arap kavmi Kuran'dan sorumludur.Bütün kavimler değil.
Kuran senin için ve kavmin için öğüttür.Sen ve kavmin bundan sorumlu tutulacaksınız-Zuhruf 44
Bütün kavimler içindir demiyor,bütün kavimler ondan sorumludur demiyor.
Kuran'ın tek kavme özel olduğunu anladıkları için bazı ayetlere yanlış anlamlar yükleyerek konuyu örtbas etmeye çalışıyorlar.Şimdi bunlara değineceğiz.
MEKKENİN ÇEVRESİ BÜTÜN DÜNYA ANLAMINA GELİR Mİ?
Bu kutsal mubarek kitaptır.Onların ellerindekini doğrulayandır.Ana şehri(Mekke) ve çevresindekileri uyarman için indirdik-ENAM 92
Kuranı sana Arapça indirdikki ana kent(mekke) ve çevresini uyarabilesin-ŞURA 7

Şimdi bu ayetlere bakıp mekkenin çevresi bütün dünya ve bütün insanlıktır diyorlar.Bu elbetteki açık bir saptırmadır.Kuran çevre derken civarı kasteder.Yakın civarı.Bütün dünyayı kastetmez.
Pauçlarını çıkar Musa.Çünkü Kutsal yerdesin,tuvadasın-TAHA 12
Ey musa bu ateş ve çevresindekiler mubarek kılındı-NEML 8

Eğer çevre demek bütün dünya demekse o zaman ateşin çevresindekiler kutsal kılındığına göre,bütün dünyadakiler kutsal kılındı mı diyecekler?Ateş ve çevresi kutsal olduğu için Musa papuçlarını çıkarmak zorundadır.Eğer ateşin çevresi bütün dünyaysa,Musa dünyanın her yerinde çıplak ayakla gezmek zorunda kalacaktır.
Mescidi aksa ve çevresi mubarek kılınmıştır-İSRA 1
Çevre demek bütün dünya demekse o zaman;mescidin çevresi kutsal kılındı derken dünyanın her yeri kıtsal kılındımı demiş oluyor?Görünen o ki çevreden kasıt sadece civarıdır.Yani kabenin çevresinde 7 defa dolaşmak(tavaf) bütün dünyanın etrafını 7 defa dolaşmak olmadığı gibi,mekkenin çevresi de,kudüsün çevreside,ateşin çevreside bütün dünya değildir.Civarı anlamındadır.
Zaten Kuran Mekkenin Çevresini ARAPÇA KONUŞANLARLA SINIRLANDIRMIŞTIR:
Ayetler Mekke Civarı kelimesine Arapça konuşulan civar olması gibi bir ön koşulda ekliyorlar.Hatta Kuran ın Arapça inmesinin sebebini de MEKKE VE ÇEVRESİNDEKİLERİN ARAPÇA KONUŞANLARDAN İBARET OLMASINA bağlıyor.
Kuranı sana Arapça indirdik ki,ana kent(mekke) ve çevresini uyarabilesin-ŞURA 7 
Kent halkı ve çevresinde yaşayanlar Arap olan kimselerdir(min el Arabi-مِّنَ الأَعْرَابِ) ve içlerinden bazıları münafıklık içindedir..Tevbe 101
Bundan önce bir rahmet ve önder olan Musanın kitabı var.Buda LİSANI ARAPÇA OLAN KİMSELERİ uyarman için indirilen bir kitaptır-AHKAF 12

Aslında TEK ANA KENT YOK PEK ÇOK ANA KENT VAR.Yani her kavmin bir ana kenti ve çevre kentleri var.Yahudilerin Kudüs,Arapların Mekke v.b.Bir ana kentin çevresi diğer ana kentin çevresi başlayınca sona eriyor.Ve her kavmin ana kentine ve çevresine ayrı bir peygamber gerekiyor:
Rabbin memleketlerin ana kentlerine peygamberler yollamadıkça o memleketleri helak etmez/sotumlu tutmaz-KASAS 59
(Japon memleketinin ana merkezine,Tokyo'ya Japonca konuşan bir peygamber yollamışmı acaba?Japonlar mesajı Japon bir peygamberdenmi alıyorlar?)
  Aslında anlatılmak istenen bir kavmin her şehrine değil sadece ana kentine peygamber yollanacağıdır.Ana kente yollanan peygamberin o kavmin çevre kentleri içinde yollanmış olacağıdır.
Dileseydik elbetteki her beldeye ayrı bir peygamber yollardık-FURKAN 51
Ama hayır bunu yapmıyoruz diyor.Bir kavmin sadece ana kentine peygamber yolluyoruz diyor.
####################
KURANDA İNSANLAR KELİMESİ BÜTÜN İNSANLIK ANLAMINA GELİYOR MU?
Kuran bütün yeryüzü insanlarına gelmiştir diyebilmek için,Sebe 28 ayetini aşağıdaki gibi yanlış çeviriyorlar.
Seni ancak bütün insanlar için(kaffeten li en nasi) uyarıcı ve müjdeci olarak gönderdik-Sebe 28
  1-Bazı tefsirciler Sebe 28 ayetinin Arap kavminin bütün insanlarını kastettiğini söyler.Öteki kavimlerin insanlarını kastetmez.Bu ayete evrensellik anlamı vermek;İbrahim 4,Fussilet 44,Zuhruf 44 gibi evrensellik karşıtı ayetleri çöpe atmış olmak demektir.Buna yazının sonunda değineceğiz.
  2-Bütün insanlar demek külli en nasi demektir,kaffeten li en nasi değil.
  3-Kaffeten kelimesine bütünü anlamı verseniz bile,bütünü içindir diyebilmeniz için,Li(içindir) harfi ceri kaffetenden önce gelmelidir.Harfi cerler sadece kendinden sonraki ismin anlamına katkı için getirilirler:Li Allahi=Allah için,Li kavmi=kavim için.Harfi cerin kastetiği anlam kendinden önceki kelimeyi içine alamaz.Bu durumda kaffeten li en nasi değil,li kaffeten nasi demeliydiki bütün insanlar içindir anlamına gelebilsin.Kaffeten kelimesinin 'içindir' anlamına dahil olabilmesi için:li(içindir) harfi ceri kaffetenden önce gelmelidir.Li(içindir) sözü kaffetenden sonra geldiği için kaffeten kelimesine maledilemez.
    Bütün insanlar demek isteseydi külli en nasi derdi,kaffeten li en nasi demezdi.
  ...Musa asasıyla taşa vurunca sular fışkırdı ve bütün insanlar(külli en nasi) o suyu içtiler-BAKARA 60 
Şimdi bütün insanların o suyu içmesi,Çin'den Brezilyaya kadar bütün yeryüzü insanlarının o suyu içmesimi?Tabiki hayır.Bütün insanlardan kasıt Musa kavminden olan bütün insanlardır.Bütün insanlar dediğinde bile;bütün yeryüzü insanlarını kastetmeyen bir kitap var karşımızda.
Allah dedi ey Musa,seni istisnasız her bir insanın başına(ala en nasi-عَلَى النَّاسِ) yönetici olarak seçtim.Gönderdiklerimle ve sözlerimle-Araf 144
  Musa bütün yeryüzü insanlarının her birinin başınamı yönetici olarak getirilmiş?
  SORU=Kuran peygamberin gönderildiği insanlar dediği zaman;bütün kavimlerin bütün insanlarınımı kastediyor?Yoksa bir kavmin bütün insanlarınımı kastediyor?
"kâffeten li en nâsi"ifadesi=Bunun "bütün insanlar" tarzında yorumlanması Arap dili kuralları açısından hatalıdır.Kaffeten:toplamak,toplu hale getirmek,cem etmektir.Fiildir.Ayetteki insanlar sözüde o bölgedeki yerel insanları kasteder(Zemahşeri,el Keşşaf Tefsiri-Sebe 28)
https://docs.google.com/file/d/0B8HCvt9Lvb2aUC0yTktKZmh0YUU/edit
Arapçada pantolonu katlayıp iki paçasını bir araya toplamak fiilinede kaffeten denilmektedir.O halde ayeti yeniden yazalım:
  Senin gönderilme amacını(görevlerini) toplayıp bir araya getirdik(kaffeten):insanlar için uyarı ve müjde yapmaktan ibarettir-Sebe 28
Yani buradaki kaffeten kelimesiyle;toplam görevinin,yapacağı işin toplamının, anlatmak ve uyarmaktan ibaret olduğu söylenmiş oluyor.Aşağıdaki ayetlerdeki gibi:
Resül'ün görevi sadece tebliğ(müjde ve uyarı) yapmaktan ibarettir-Maide 99
....buna karşı peygamberlerin görevi,sadece açık seçik bir tebliğden(uyarı ve müjdeden)ibarettir-Nahl 35
Muhammed kendi kavminin insanlarına bildirimde bulunarak görevini tamamlamıştır:
Eğer yüz çevirirseniz; bilin ki ben, benimle gönderileni size tebliğ ettim.Rabbim dilerse sizden başka bir kavmi sizin yerinize getirir...Hud 57
***Peygamberin görevi kendi kavmiyle ve kendi diliyle sınırlıdır***
Ve Baghawi tefsiri Sebe 28 konusuyla ilgili aşağıdaki bilgiyi veriyor:
" كان النبي يبعث إلى قومه خاصة وبعثت إلى الناس عامة "
''Bir peygamber kendi kavmi için,kendi kavmine gönderilir ve bu ayet peygamberin kavminden olan insanlara yönelik yazılmıştır''(Baghawi tefsiri,Sebe 28 ayeti)
http://quran.ksu.edu.sa/tafseer/baghawy/sura34-aya28.html#baghawy
Bu durumda ayetin anlamı aşağıdaki gibi oluyor:
Peygamberi gönderme sebebimizin toplamı,(kendi kavminden olan) insanlarla konuşmak ve onlara uyarı yapmaktan ibarettir-Sebe 28
  Aslında Baghawi burada İbrahim 4.ayete ve Zuhruf 44.ayete gönderme yapmış oluyor.Bu ayetler peygamberin görevini Arap kavmiyle ve Arap diliyle sınırlıyor.İbrahim 4 bir ilke koyuyor:kavmin diliyle peygamberin dili aynı olmalıdır,farklı olmamalıdır.O halde bütün insanlar dediğinde bile,bir kavmin bütün insanlarını kastetmiş oluyor.
Biz her peygamberi başka değil,sadece kendi kavminin diliyle kendi kavmi için göndeririz.Böylece onlara anlatabilmesini mümkün kılarız-İbrahim 4
Muhammed'de Arap kavminin diliyle Arap kavmine gitmiştir.Ve bunu Zuhruf 44'le karşılaştıralım:
Kuran senin için ve kavmin için bir öğüttür.Sen ve Kavmin ondan sorumlu tutlacaksınız-Zuhruf 44
Bütün kavimler içindir demiyor.Bütün kavimler ondan sorumludur demiyor.Kuran bütün yeryüzü insanlarını kastetme eğiliminde olsaydı Zuhruf 44 şimdiki gibi olmazdı.Kuran bütün kavimler içindir derdi,Kuran'dan bütün kavimler sorumludur derdi.
Senide ataları uyarılmamış olan ve bu sebeple GAFLET(bilgisizlik) içinde kalmış o bir kavmi uyarman için gönderdik-Yasin 6
  Bütün kavimleri uyarman için gönderdik demeyi unutmuş olmalı :)
Zumer 27-28 ayetlerini okumak bile,insanlar derken;sadece anadili Arapça olan insanları kastettiğini anlamaya yetiyor.
  Biz bu Kuran'da insanlar için her türlü örneği verdik-Zumer 27
  Ve bunu başka değil,pürüzsüz Arapça yaptık ki korunabilsinler-Zumer 28
Pürüzsüz Arapça olmasaydı hangi insanlar korunamayacaktı?Japon kavminin insanlarımı?Yoksa Arap kavminin insanlarımı?İnsanlar derken hangi insanları kastettiğini iyi anlayalım.
Eğer onu Arapça bir Kuran kılmasaydık;'neden dilimizde inmedi,Arap olana Arapça olmayan bir Kuran olurmu hiç' diyeceklerdi-Fussilet 44
O zaman Japon kavmininde Japonca inmeyen bir kitap için''neden dilimizde inmedi''deme hakları vardır.Japon olana Japonca inmeyen kitap olurmu deme hakları var.Yabancı dilde inen mesaja itiraz hakkı tanıyan bir ayet.Evrensellik karşıtı.
 ###########################
ALEM(BİLEN) KELİMESİNİN SAPTIRILMASI VE İSTİSMARI:
Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn(âlemîne)

Merhametimizle seni alemlerden başkasına göndermedik-ENBİYA 107
İBN-İ ABBAS,alem kelimesinin sadece şuurlanmış olanları kapsadığını söylemiştir.Bir kavmin içindeki şuurlanmışlar,bir kavmin şuurlanması(li kavmin ye'alemu) şeklinde kullanıldığını pek çok ayette görmekteyiz.Yani günümüz tabiri ile aydınları,cahil olmayanları.
Gemiyi ibret alınsın diye geriye bıraktık;bilenler için(li el alemine)-ANKEBUT 15
Onu bir işaret olarak geride bıraktık.Düşünüp ibret alınsın diye-KAMER 15

İlk ayet alemler ibret alsın diyor.İkinci ayet düşünüp ibret alınsın diyor.Yani alem demek düşünüp ibret alan demektir.Bu çok yerinde bir çıkarımdır.Alemler ibret almalıdır(KAMER 15) denildiğine göre,şuursuzlar ibret alamayacağına göre:demek ki alem demek şuurlu olan demektir.İlginç olan,tercümanların diğer ayetlerde ALEM kelimesini Türkçeye çevirmemeleri. Örneğin Enbiya suresinde nedense ALEM kelimesini BİLEN olarak çevirmemişler ve olduğu gibi Arapça bırakmışlar.Neden?Bu size hiç ilginç gelmiyormu?Örneğin Yusuf suresi 77 nolu ayette ALEM kelimesini BİLEN(ALEMU) olarak çevirmişler.Enbiya suresinde olduğu gibi Arapça bırakmışlar.
vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
a’lemu : iyice bilir/bilmektedir-YUSUF 77

Ve Allah iyice bilmektedir-YUSUF 77
Mollaların yaklaşım bütünlüğü yoktur.Yani bir yerde ALEM kelimesini BİLEN olarak çevirmişler ama başka yerde ALEM kelimesini olduğu gibi Arapça bırakmışlar.Bu bir çelişkidir ve her çelişki bir operasyondur.Örtbas etme operasyonu.O halde ayeti yeniden yazalım:
Seni merhametimizle BİLENLERDEN(ALEMU) başkasına yollamadık-ENBİYA 107
Yani BİR KAVMİN BİLENLERİNE YOLLADIK anlamındadır bu ayet.Aslında bilgiyi bilenlerden çok,öğüt almasını bilenlere,bilge olanlara.
Kuran da ALEMU(BİLMEK) fiilide tek kavimle ilişkilendirilmiştir zaten:
Bunda bir kavmin bilmesi(YA-ALEMUNE) için ayetler vardır-NEML 52
Sıkıysa bu ayetteki alem kelimesinide olduğu gibi Arapça bıraksınlarda görelim boylarını.O zaman şu anlama gelir ayet:SİZ ÇOK ALEM BİR KAVİMSİNİZ
Kuran bir kavim için Arapça bilgilendirmedir(YE ALEMUNE)-FUSSİLET 3
Bir kavmin bilmesi için yada bir kavmin bilenlerine(ye alemune) diyor açıkça.
Alem kelimesindede kavmi aşan bir şey yok yani.Bir kavmin alem/bilen olması için Arapçadır.
http://kuranharitasi.com/kokler.aspx?kok=Elm#%2841:3:7%29