11 Temmuz 2018 Çarşamba

ARAP DİNİ

 Kuran Arap kavmi içinmi yazılmıştır?Yoksa bütün kavimler içinmi yazılmıştır?
Kuran pek çok kavim olduğunun farkında.Kavimlerin birbirinden farklı dillere sahip olduğunun farkında.Her kavmin kendine ait bir dili var(İbrahim 4).Örnek verecek olursak;Almanca konuşan Alman kavmi vardır,Japonca konuşan Japon kavmi vardır,Arapça konuşan Arap kavmi vardır.Kuran bunu bilerek kendisinin tek kavim için olduğunu söylüyor.
Kuran senin için ve kavmin için bir öğüttür.Sen ve Kavmin ondan sorumlu tutulacaksınız-Zuhruf 44
Neden bütün kavimler içindir demiyor?Neden bütün kavimler ondan sorumludur demiyor?Bundan ne anlamalıyız?Muhammed hangi kavimdendi?Hangi kavmin diliyle gönderilmişti?Şimdi kavim konusuna bakalım.
Biz her kavme başka değil,sadece o kavmin kendi diliyle sesleniriz,o kavmin kendi içinden olan bir peygamberle yaparız bunu.Mesajını onlara anlatabilmesini bu şekilde sağlarız-İbrahim 4
Biz her peygamberi başka değil,sadece kendi kavminin diliyle kendi kavmi için göndeririz.Böylece onlara anlatabilmesini mümkün kılarız-İbrahim 4

Bu ayet böylede tercüme edilebilir.Demekki kavimler birbirinden farklı dillere sahipler.Her kavmin öteki kavimlerinkinden faklı olan kendi dili var.O halde kavim aynı ana dili konuşmakla ilgili.Dildaşlıkla ilgili.
SORU:Her peygamber kendi kavminin diliyle kendi kavmine yollanıyorsa;Muhammed hangi kavmin diliyle hangi kavme gitmiştir?Japon kavminin diliyle Japon kavminemi?Arap kavminin diliyle Arap kavminemi?
Ve kavim Kuran'da ırksal(etnik) bir kavramdır.Soy sop ilişkisine(zürriyet) dayalıdır.
Ve her kavmin kendi ataları vardır:kavim atalarla ilgilidir
Yoksa onu kendisi uydurdumu diyorlar?Hayır o haktır.Senden önce hiç bir uyarıcı/peygamber gelmemiş olan o tek kavmi uyarman için sana indirildi-SECDE 3
Senide ataları uyarılmamış olan ve bu sebeple gaflet içinde kalmış o bir kavmi uyarman için gönderdik-Yasin 6
Öteki kavimlerin ataları uyarılmış,ama Muhammed'in kavminin ataları uyarılmamış.
Demekki her kavmin kendi ataları var.Diğer kavimlerin atalarından farklı olarak.O halde kavim aynı atalardan gelmekle ilgili.Soydaşlıkla ilgili.
Kavim zürriyettir.Soydaşlık,aynı soydan,aynı dölden gelmekle alakalıdır(Enam 133)
Dilerse sizi giderir ve sizin yerinize başka bir zürriyete sahip başka bir kavim getirir.Tıpkı sizi zürriyeti başka olan bir kavmin yerine getirdiği gibi-Enam 133
Ve her kavmin kendine ait kendi dili vardır(İbrahim 4)
Kuranı senin lisanınla(Arap lisanıyla) kolaylaştırdıkki,onunla muttaki olacakları müjdeleyebilesin ve böylece inatçı olan bir kavmi uyarabilesin-Meryem 97
Dikkat edilirse bütün kavimleri uyarman için dememiş.İnatçı olan o bir kavmi uyarman için demiş.Kolaylaştırılmış Arap lisanıyla anlatılanı zar zor anlayan bir kavimden söz edildiği açık.Bu kavim hangi kavimdir?Japon kavmimi?Alman kavmimi?Arap kavmimi?
Kuranı anlayabilmeniz için Arapça indirdik-Yusuf 2
Demekki Arapça olmasa anlayamayacaklardı.Arapça hangi kavmin dilidir?Ve Yusuf 2.ayet gösteriyorki;Arap olmayan kavimlerin anlayıp anlamaması Kuran'ın gündeminde yoktur.Arap dilinin mantığıyla anlaşılabilir.Arap dilinin mantığına yönelik düzenlenmiş.Ve Arapça inmeyen bir mesaja neden dilimizde inmedi diyecek olan bir kavim söz konusudur Kuran'da.
Eğer onu Arapça bir Kuran kılmasaydık;'neden dilimizde inmedi,Arap olana Arapça olmayan bir Kuran olurmu hiç' diyeceklerdi-Fussilet 44
O zaman Japonlarında,Japonca inmeyen bir kitap için''neden dilimizde inmedi''deme hakları vardır.Japon olana Japonca inmeyen kitap olurmu deme hakları vardır.Yabancı dilde inen mesaja itiraz hakkı tanıyan böyle bir ayet vardır Kuran'da.Demekki Arapça inmese Araplar sorumlu olmayacaktı.O zaman Arapça inendende Arap olmayanlar sorumlu olmayacaktır.İşte bu durum,olayı Arapça oluşunun ötesine taşıyor.Arapça oluşunun yanı sıra onun sadece Araplar için yazıldığınıda gündeme getirmiş oluyor bu ayet.
Ve bunu başka değil pürüzsüz Arapça yaptık ki,korunabilsinler-ZUMER 28
Bu ayetteki,pürüzsüz Arapça olmasaydı Arap Kavmine uygun olmazdı anlamını farkedemeyen varmı?Arapların korunabilmesi için pürüzsüz Arapça bir kitap gerekiyorsa,Japonların korunması içinde pürüzsüz Japonca bir kitap gerekmiyormu?Çinlilerin korunması için pürüzsüz Çince bir kitap gerekmiyormu?
Kuranı ona bir insan öğretiyor dediklerini biliyoruz.Oysa bahsettikleri o kişi ve onun dili Arap'a yabancıdır.Bu ise dili apaçık Arapça olan bir kitaptır-Nahl 103
Arap olmayanların kendileri ve dilleri yabancı olarak görülüyor açıkça.Ötekileştirme var burada.Arapçadan başka bir dile tahammül olmadığını gösteriyor Nahl 103 ayeti.Kuranın çizdiği tablo çok nettir aslında.Araplar bize kendi dilimizde inmiş kitap gelmedi demesinler diye,okumasına yabancı olmadığımız Arapça kitap inmedi diye meşru bir itiraz hakkına sahip olmasınlar diye Kuran inmiştir.
“Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okunmasına yabancıydık” demeyesiniz diye-Enam 156
Güzel,demek Araplar kendi dilimizde kitap inmedi deme hakkına sahip olmasınlar diye Kuran indirildi.O zaman Arap olmayan kavimler bu meşru itiraz hakkına halen daha sahipler demektir.Örneğin Japonların,bize okumasına yabancı olmadığımız japonca kitap indirilmedi demek gibi bir meşru hakları halen devam ediyor.Yada Çinlilerin,bize okumasına yabancı olmadığımız Çince bir kitap inmedi demek gibi meşru itiraz hakları halen devam ediyor.
Birde asla doğru çeviremedikleri Fussilet suresi 3.ayet vardır.
Kitap, ayetleri ayrıntılı kılınmış Kuran,bir kavmin bilmesi için Arapçadır-Fussilet 3
Araplar bu ayeti böyle anlıyorlar.Ayetin sonundaki ye alemune(يَعْلَمُونَ) sözcüğü bilgiyle buluşturmak,bilgi almış olmak,bildirim almış olmak gibi anlamlara gelir.Ve Arapların anlayışı doğrudur.Çünkü ayette bir kavim içindir(li kavmin-لِّقَوْمٍ) sözü geçmektedir ve bu kelime Arapça sözcüğüyle birlikte kullanılmıştır.Görüldüğü gibi Fussilet 3.ayet Kuran bütün kavimler içindir demiyor,bütün diller içindir demiyor.Bir kavim için Arapçadır demiş oluyor.Bunun farkında olan bizim kurnaz tercümanlar,ayetteki Arap kavmine özel olma durumu anlaşılmasın diye ayeti aşağıdaki gibi çeviriyorlar:
Kuran,bilen bir kavim için Arapçadır-FUSSİLET 3
Buna bir Arap sadece güler.Çünkü bilen kavim diye bir kavim türü yoktur.Çünkü;her kavmin kendi dili vardır(İbrahim 4),her kavmin kendi ataları vardır(Yasin 6),her kavim ayrı bir zürriyettir(Enam 133).Ve her kavmin içinde bilenlerde olur bilmeyenlerde olur.Demekki bilen kavim diye bir şey yok,bir kavmin kendi dilinde bildirim alması var(İbrahim 4).Bilen bir kavimse bu kavmin neyini bilgilendireceksinizki?Zaten biliyordur.Bilmeyen kavim bilgilendirilir.
Bizim tercümanlara göre Fussilet 3.ayet bir kavim içindir desede aslında hiç bir kavmi kastetmiyordur.Yani ayet hem tek kavim içindir(li kavmin-لِّقَوْمٍ) diyor hemde hiç bir kavmi kastetmemiş oluyor.Oysa Araplar bilirki hiç bir kavmi kastetmek istemeseydi li kavmin sözünü kullanmazdı.Ve bir kavim içindir demek istemeseydi bütün kavimler içindir(li külli kavmin) derdi.Bu ayete bilen bir kavim için Arapçadır deseniz bile,bu ayetteki bilen bir kavmin Arap kavmi olmadığını söyleyemezsiniz.Çünkü Arapça elbetteki Arap kavminin dilidir ve bilen bir kavim için Arapça dediğinde bile;Arapça sözünü Arap kavminden bağımsız düşünemezsiniz.Demekki kavmin bilmesi Arapçaya bağlıdır,Arapça olmasa o kavim bilemeyecektir.Kavmin bilmesi Arapça koşuluna bağlanmış.Üstelik burada bilen kavim dedikleri kavme Yasin 6.ayeti çevirirken bilmeyen kavim,gaflet içindeki bir kavim diyorlar.Çelişkiye düşüyorlar.
Senide ataları uyarılmamış olan ve bu sebeple gaflet(bilgisizlik) içinde kalmış o bir kavmi uyarman için gönderdik-Yasin 6
Görünen o ki;bilen kavim değil gaflet içinde kalmış bilmeyen bir kavim var ortada.Yani illede bilen kavim yada bilmeyen kavim anlamı verilecekse;bilmeyen kavim demek daha uygun olacaktır.
Ve asla doğru çevirmeye yanaşmadıkları bir ayet daha var:Nahl Suresi 64 nolu ayeti.
وَمَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ إِلاَّ لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
ve mâ enzelnâ=ve biz indirmedik,aleyke el kitâbe=sana kitabı,illâ=den başka,li tubeyyine=açıklaman için,lehum=onlara,ellezî ihtelefû=ihtilafa düşmüş/düştükleri, fî-hi=ona dair/onun hakkında,ve huden=ve hidayet,ve rahmeten=ve rahmet,li kavmin=tek kavim için,yu'minûne=iman etmeleri/müminlik
Kitabı sana başka şey için değil,sadece kendi arasında ihtilaf yaşayan tek kavim için(li kavmin-لِّقَوْمٍ) uyarı,hidayet ve rahmet olarak indirdik.İman etsinler-NAHL 64
Aynı hileye yine başvurmuşlar.Ayetin Arapça metninde Lİ KAVMİN(TEK KAVİM İÇİNDİR) sözü var ama ayetin Türkçe tercümelerinde sanki bir kavim için değilmiş gibi bir hava vermeye çalışıyorlar.
Ve peygamber şöyle diyecek;ey rabbim kavmim bu Kuranı terk etti-FURKAN 30
Diğer kavimlere hiç değinmiyor görüldüğü gibi.Diğer kavimler tamamen peygamberin kapsam alanı dışında.Peygamberin sadece kendi kavminden bahsedecek olması,diğer kavimlere hiç değinmemesi ne anlama geliyor?
Meryem oğlu İsa, bir misal olarak anlatılınca,senin kavmin hemen bağrışmaya başladılar-Zuhruf 57
Şimdi burada Muhammed Arapça İsa'dan bahsedince bağrışan kavim hangi kavimdir?Alman kavmimi?Japon kavmimi?Arap kavmimi?Burada suçlanan kavim hangi kavimdir?
De ki: "Ey kavmim! Bulunduğunuz mekânda elinizden geleni yapın! Muhakkak ki ben de yapacağım. Öyleyse yakında bileceksiniz."-Zumer 39
Bu ayetin,herhangi bir kavimden değilde,belli bir mekana yerleşmiş belli bir kavimden söz ettiği çok açık.O bölgeye yani Mekke ve civarına yerleşmiş olan kavim hangi kavimdir.Alman kavmimi?Çin kavmimi?Arap kavmimi?Muhammed bu ayetle hangi kavme meydan okumuş oluyor?Ve dincilerin konuyla ilgili hile dolu itirazlarına başka bir yazıda cevap vereceğiz.